Ortaçağ mimarisi anıtı olan manastır, Arda Nehrinin sağ kıyısında bulunmaktadır. Yapı gurubunun ilk kiliseleri, 9. yüzyılın ikinci yarısına ait olup, ana tapınak da dahil, nadir ve geçici tipe sahip inşaalardır. Bu durum, klasik bazilika kilisesi tipinden, Bizans haç tipi kubbeli kilise tipine, aşamalı olarak geçildiğinin bir göstergesidir. Yapının doğusunda üç apsis bulunmakta ve her apsisde, bir tablolu sunak bulunmaktadır. Bu durum, doğu hristiyanlık geleneğinin bir yankısıdır. Bu geleneğe göre, bir sunak günde iki kez kullanılamazdı. Güneyde, hristiyan misyonerinin mezarının bulunduğu, küçük bir kilise bulunmaktadır.Perperikon idari merkezinde bulunan kurşun mühürde, üç piskoposların, Thomas, Konstantinos ve Evstatios olan isimleri, görülmektedir. 11. yüzyılının başlarında, bu iki yapı yıkılmış ve yerlerine, manastır olan yeni yapı inşaa edilmiştir. Düşman saldırılarından korunmak için, etrafı güçlü bir sur ile çevrilmiştir. Bu sur, diktörtgen şekilnde olan sekiz adet kule ile daha da güçlendirilmiştir. Tapınak alanı içerisinde 21 metre uzunluğa sahip, güzel bir kilise inşaa edilmiştir Tapınak alanı, büyük bir terasa çıkan, büyük stoa ile başlamaktadır. Bu teras ise, tapınağın orta bölümüne varmaktadır. Kilisenin üzerinde, dört güçlü sütunla desteklenen, devası bir kubbe yükselmektedir. Kilise, doğu bölümünde bulunan, üç yarım daire şekilndeki apsisler ile tamamlanmaktadır. Keşişlerin yaşadığı, iki büyük yarım daire şeklindeki nişler, manastırın kuzey ve güney cephelerinde görünülmektedir. bu ve bunun gibi karakteristikler, tapınağı "athonite tipi" olarak belirlemektedir. Athos Dağı rahiplerinde olan, Agios Athanasios tarafından organize edilen ve desteklenen, keşişlik fikrinin yaygınlaşması nedeniyle, bu tip ibadi yapıların inşaası 11. yüzyılda yaygınlaşmıştır. Kırcaali"de bulunan bu yapı, inşaat detaylarından anlaşılacağı gibi, Athos Dağı"nda bulunan ve Agios Athanasios"un manastırı olan, eski Büyük Manastır ile bağlantılıdır. Manastarın ana kilisesi, zengin dekora sahiptir. Apsisler, nişler, poligon yüzeyler ve duvarlar, taş ve tuğla katmanları ile değişmektedir. Kilisenin iç kısmında, mermer parçaları bulunmuştur. 12. yüzyılın ikinci yarısında, kilisenin duvarları savaşçıları, kilise rahiplerini, azizleri ve keşişleri konu alan menakıbnameler ile süslenmiştir. Bu duvar resimlerinde, manastırın antik ismini ortaya çıkaran ve bulgarca dilinde olan, yazıt bulunmuştur. Manastırın alanında birçok yapı bulunmaktadır. 11. yüzyılın ikinci yarısında, ana şapelinin kuzeyinde, küçük ama çok şık bir kilise inşaa edilmiştir. Doğu cephesinde, manastırlarda önlemli yeri olan, yemek salonunu ve yemek masasını ve keşişler görülmektedir. Aynı zamanda, tüm bölgenin piskoposu olan, başrahibin anıt konut sarayı ile bağlantılıdır. Bulunan tarihi belgeler ve yapıların harabeleri, 9. yüzyıl sonu ve 10. yüzyılın başlangıcında piskopos merkezi ve daha sonra da, metropol kilise merkezi olduğuna dair iddialara, neden olmuştur. Tapınak hakkında bilgi veren tek bulgular, tapınakta ve çevresinde bulunmuştur. Bunlar; beş katakomp, bunlardan, tuğlalı dört katakomp kıdemli din adamlarına aittir. Beşincisi ise, tanınmış seküel asilzadeye aittir. Kilisede bulunan mezarlardan birtanesi, hermetik olarak kapalıydı. Mezar dikkatlice açıldıktan sonra içerisinde, 11. yüzyıl sonu ve 12. yüzyıl başlarında görev yapan, kıdemli hristiyan din adamının, kemik kalıntıları bulunmuştur. Bazı bilim adamları, bu kemik kalıntılarının Evtimiy Tarnovsky ait olduğunu iddia etmekte, diğerleri ise, kanıt yetersizliğinden bu teoriyi kabul etmemektedir. Mezarın içinde, hiç hasar görmemiş değerli taş ve yaldızlı ve çok değerli kumaşlar bulunmuştur. bulunmuştur. Taş bir haç ile birlikte, keten kumaşa dikilmiş olarak, kemiklerin üzerinde bulunmuştur. Bu tür bulgular dünyada sadece dört yerde bulunmaktadır ve bilim adamlarına göre, bunların en başında Bulgaristan bulunmaktadır. Tüm bunlar bugünkü Kırcaali Şehri"nin, Ortaçağ döneminde, Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri olduğunu kanıtlamaktadır.Harika kumaş, üretim ustalığı ile şaşkınlık yaratmaktadır. Tarihi bulgular, değerli taşın, İstanbul"dan getirtildiğini ve değerinin çok yüksek olduğunu kanıtlamaktadır. Bu bulgular, konumu, dünya çapında önemli kılmaktadır.Son dönemde yapılan arkeolojik araştırmalara göre, 13. yüzyılın başlarında tapınak, Dördüncü Haçlı Seferleri Şövalyeleri tarafından yok edilmiştir. Tapınak kısa sürelüğüne tekrar inşaa edilmiştir fakat Türklerin Balkan istilası sırasında, tekrar harabeye dönmüştür. Yakın zamanda restore edilen manastır, 2000 yılında, kutsallaştırılmıştır. Manastırın ve Agios İoannis Prodromos kilisesinin harabeleri, sanatsal ve mimari değerinden dolayı, ulusal değerde kültür anıtları ilan edilmişlerdir. Manastırın kazı araştırmaları esnasında bulunan bul buluntuları, Kırcaali Bölge Tarih Müzesi"ne görebilirsiniz.
FREE ENTRANCE