Drama’nın eski Müslüman mahallesinin Yönetim merkezinde – M. Aleksadrou, K. Paleologoou ve L. Labrianidou sokaklarının kesişiminde – kentin en önemli eserlerinden biri karşımıza çıkar, Arap Camii. Yunan kaynaklarına göre söz konusu bu caminin, 1677 yılında kentteki on iki camiden biri olan Ak Mehmet Ağa Camii olduğu yönündedir. Fakat Mehmet Ağa Camii ile olan bu ilişkilendirmeyle ilgili bu bilgi, 2. ve 3. Drama Ortaokulu çevre eğitimi gruplarının hazırladığı ödevde de “Arap Camii” adına rastladığımızdan yanlıştır. Arap Camii adını binanın eski sahibi Hristos Kalogiros da teyit etmektedir. Bu noktada söz konusu caminin Türklerin bu camide sünnet işlemlerini gerçekleştirmelerinden dolayı kanlı cami olarak adlandırıldığının da altını çizmeliyiz. Arap Camii 1850-1875 yıllarında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır; Osmanlı egemenliğinin son dönemindeki yirmi dokuz camiden biridir. Türk tarihçi Eyverdi’ye göre, Arap Camii, Derviş Bali Mahallesi’nde, Türk yönetim binalarının karşısında bulunuyordu. Cami vakıflara aitti; yani Müslümanların kutsal yerlerinden biriydi. Alınan bilgilere göre, 20. yüzyıl başlarında, Arap Cami ibadethane olarak kullanılması durduktan sonra hamam olarak kullanılmaya başladı. Fakat bu caminin hamam olarak kullanıldığına dair ne bina, ne de çeşme veya musluklar bulundu. 1922 yılında özel kişilere satıldı ve eğitim alanı olarak kullanıldı. Bulgar işgalinde, cami işgalicler tarafından yağmalandı. Drama’nın bağımsızlığına kavuşmasından sonra cami kentin konservatuarına ev sahipliği yaptı. Yıllar içerisinde Arap Camii satış yoluyla çeşitli özel kişilere verildi; son sahibi ise inşaat mühendisi Hristos Kalogiros’tur. Arap Camii, özel mimarisi sebebiyle, 1977 yılında özel tarihi eser ilan edildi ve Kavala 12. Bizans Eserleri Müdürlüğü’dür. 2001 yılında Arap Camii kültür merkezi haline getirilmek üzere Drama Belediyesi’nin yetki alanına girdi. Arap Camii tek kubbeli ve öne doğru bir galerisi var. Mimarisi, Osmanlı Mimari’sinin 3. dönemine aittir (1730-1876). Sekiz kenarlı kubbenin altında dik açılı bir taş yapıdır. Binanın kubbesi Bizans tipi kiremitlerle kaplıdır. Caminin ana façade’ının önünde son toplanma yeri olan kemerli geçişe ulaşırız. Bu geçiş hem cami için korunak olmuştur hem de caminin iç salonu çok dolduğunda sığmayanları ve geç kalan inançlıları misafir ederdi. İki kanatlı bir kapıdan camiye girilir. Minareye ulaşmak için geçilen balkonlu Ana binada bölüm bulunur. Bir iç döner merdivenle minare balkonuna ulaşılır. Müezzin minareden inançlıları toplu namaza davet ederdi. Güneydoğu duvarında Mekke istikametine bakan ve mihrap denilen bir niş bulunmaktadır. İmam mihrapta durarak inançlıların namaz ve dualarını yönetirdi. Caminin iç dekorasyonunda iç duvarlarda ve girişinin iç tarafında da duvar süslemelerine rastlamaktayız. Birçoğunun tahribata uğraması veya tamamen yok olması sebebiyle tüm duvar süslemeleri günümüze kadar ulaşmamıştır.